calimero
   
 
  Kişisel Gelişim


 

Kişisel Gelişim Kuralları
 
Kural 1: Asla kendinden şüphe etme... Sen ne hissediyorsan o her zaman doğrudur. Dünyadaki bütün insanlar toplansa ve sana aksini söylese bile senin hissettiklerin senin için doğrudur. Onlar farklı hissedebilir, farklı düşünebilir ama bu senin hissettiklerinin yanlış olduğunu göstermez, sadece onlardan farklı olduğunu gösterir.

Kural 2: Asla farklı olduğun için utanma. Eğer çevrende senin gibi düşünen, seni anlayan insanlar yoksa o zaman çirkin ördek yavrusu hikâyesini hatırla... Muhtemelen sen yanlış yerde, yanlış insanlarla birlikte olduğun için seni anlamıyorlardır. O halde hedefin ait olduğun yeri bulmak olmalıdır. Asla muhteşem bir kuğu olduğun gerçeğini unutma ve ördek olmak için uğraşma.

Kural 3: Geçmişte yaptıkların için pişmanlık duyma ve özür dileme. Yasadıklarının senin için önemli bir ders olduğunu kendine hatırlat. Bu tecrübe ile aldığın bilgiyi özenle incele, olayda yaptığın hataları ve yeniden ayni durumda olsan nasıl davranacağını iyice duşun ve gelecek olaylar için kendini hazırla. Kırılan vazo tamir edilemez ama gelecekte başka vazoların kırılması önlenebilir.

Kural 4: Mümkün olduğunca kimsenin senin adına karar vermesine izin verme ama başkalarının hakli olabileceğini de unutma. Bu hayat senin ve istediğin gibi yasamaya hakkin var, fakat başkalarını dinle ve onların bakış acısını anlamaya çalış.

Kural 5: Ailen dışındaki insanlarla ilişkilerinde asla kendi ihtiyaçlarını ikinci plana atma ve kendini hayallerle kandırma. Her zaman ama her zaman önce sen gelmelisin. Asla başka insanlar üzülmesin diye kendini üzmeyi tercih etme. Sen kaldırabiliyorsan, onlarda kaldırabilir. Karsındaki insan senin mutluluğunu düşünmüyorsa ve senin üzülmene yol acıyorsa, o zaman o insan sana değer vermiyor demektir. Bu kişileri değiştireceğini yâda sana zamanla önem vereceğini düşünme. Sana karşılıksız sevgi veren ve senin için her şeyi göze alabilecek tek insanlar ailendir.

Kural 6: Asla kaybetmekten korkarak, sırf inanmak istediğin için karsındaki insanin sevgi sözcüklerine inanma. Sevgi insanin kalbindedir, gözlerindedir, davranışlarındadır, ses tonundadır, sana verdiği önemde ve değerdedir, senin için yaptığı fedakârlıklardadır. İnsanlar çok kısa zamanda sevgi sözcüklerini umarsızca dağıtmaya başlarlar. Bunları dinle ama gerçek sevgiyi >karsındakinin davranışlarına bakarak bul. İnanmak istediğin için değil gerçek olduğu için karsındaki insanin sözlerine  inan...

Kural 7: Her zaman ama her zaman, mutlaka kalbini dinle. Hayatta senin  için neyin doğru olduğunu bir tek içindeki ses söyleyebilir. Dolayısıyla içindeki sesle konuşmayı öğren. Her gün kendinle kalmak için zaman ayır ve kalbini dinle. Başka şekilde hissetmek için ikna etmeye değil, gerçekten ne hissettiğini bulabilmek için dinlemeye çalış. Bazen içindeki ses sana çok zor geleni yapmanı söyleyebilir yâda duymak istemediklerini  söyleyebilir Korkma... Ve içindeki sesi dinlemeye devam et...

Kural 8: Her zaman ama her zaman, mutlaka kendine iyi davran. Kendini sev, şefkatle yaklaş. Yanlış yaptığında acımasızca kendini eleştirip üzme... Aksine basını oksa, kendini kucakla ve her şeyin geçeceğini söyle. Üzgün olduğunda, kırıldığında, acı çektiğinde, mutsuz hissettiğinde kendine özen göster, tıpkı hasta bakar gibi kendine bakim uygula. Yapmaktan hoşlandığın aktivitelerle meşgul ol ve bu durumdan çıkarak kimsenin seni incitmesine, üzmesine izin vermeyeceğini göster.

Kural 9: Hayatta her şeyin bir bedeli olduğunu asla unutma ve bedel ödemekten istemediğin için kendini boşlukta bırakma. Örneğin bir insani incitmişsen, ödeyeceğin bedel o insanin güvenini yitirmektir. Eğer seni sevmeyen biriyle birlikteysen, yalnız kalmaktan korkup ilişkide kalma, çünkü kalmanın bedeli sevgisiz bir hapiste yasamaktır. Eğer farklı  olmaktan korkuyorsan ve başka insanları taklit edip onlar gibi olmaya  çalışıyorsan, ödeyeceğin bedel kendine olan saygını yitirmek olacaktır.  Diğer taraftan bazen kendin gibi olmanın bedelinin de yalnız kalmak  olduğunu unutma. O halde yasamda her zaman bir bedel ödeyeceğini hatırla.  Bir adim atmadan önce mutlaka ödeyeceğin bedeli bil ve kazanacaklarına değip değmediğine bakarak kararlarını ver.

Kural 10: İnsanlara karsı nazik ve sevecen ol, ne olursa olsun asla bir başka insani kırmak için konuşma, bilinçli olarak üzmeye çalışma ve kendi acını hafifletmek için bir başkasını yaralama.

Kural 11: Hayatta en büyük dostun sen olabileceğin gibi hayattaki en büyük düşmanın gene sen olabilirsin. Seçimini yap ve kendin için dostu mu yoksa düşmanı mı olacağına karar ver. Yasamdaki tüm acıları atlatabilirsin, her şeye rağmen mutlu olmayı başarabilirsin, istersen kotu alışkanlıklarını bırakabilir ve her zaman yeniden başlayabilirsin. İstersen kendine yeni bir hayat kurabilirsin. Eğer kendinin dostu olabilirsen.

Kural 12: Asla tecrübe kazanmaktan kaçma Ne kadar zor olursa olsun, yeniden ayağa kalk ve yola devam et. Hayati öğrenmek için o tecrübelere ihtiyacın var. Kalbin ask acısı ile yaralanmış ise, sonsuza kadar kendini aska kapatma. Ruhun insanların acımasızlığı ile incinmiş ise, hayata kusup kendini karanlık bir dünyada yasamaya zorlama. Bedenin çok büyük acılar çekmişse, kendini uyuşturup bırakma. Unutma bilge insan hayati  yaşayandır. Cesur insan korkusuzca devam edebilendir. Kahraman insan tüm acılarına rağmen yenilmeyendir.

İletişimde Beden Dili % 60, Ses Tonu % 30, Kelimeler % 10


İletişimde beden dili % 60, ses tonu % 30, kelimeler % 10 önem taşır.

İlişkilerde pozitif olmak, olaylara olumlu yönden bakmak çok önemlidir. Böylece etkili bir iletişim kurulması sağlanabilir.

1- YÜZ: Canlı olun. Mümkün olduğunca gülün.

2- GÖZ: İnsanların yüzüne bakın. Konuşurken gözlerinizi kaçırmayın.

3- JESTLER: Jestlerinizin ( el, kol vs. kullanımı ) sözlerinizle aynı mesajları vermesini sağlamalısınız. Ellerin kenetlenmesi, kolların kavuşturulması, ellerinizin çene hizasında olması durumlarından kaçının. Aşırıya kaçmadan jestlerinizi kullanın.

4- BAŞ HAREKETLERİ: Karşınızdaki konuşurken başınızı ara sıra aşağı yukarı hareket ettirerek onu dinlediğinizi ve anladığınızı belli edin.

5- DURUŞ: Sizinle konuşan insanlara bakın. Mümkün olduğu kadar çok kişiye ara sıra da olsa bakmaya çalışın.

6- TEMAS: Bazı durumlarda yaşı küçüklerle, aynı cins ve sizden daha alt statüde olanlarla bedensel temas kurun.

7- KONUŞMA: Ses tonu çok önemlidir. Çok fazla konuşmayın. Toplulukta eşit miktarda konuşun. 

                   GÖZ TESTİ

Bu testi mutlaka yapın..!

İşte göz sağlığınızın yerinde olup olmadığını anlamak için ufak bir test... Saniye tutarak deneyinizC harfini bulabilecek misin ?

OOOOOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOO
OOOOOOOOOOCOOOOOOOO OOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOO

C'yi bulduysan,  6 nerede?

9999999999999999999 999999999999999
9999999999999999999 999999999999999
9999999999999999999 999999999999999
9999999999999999999 999999999999999
9999999999999999999 999999999999999
9999999999999999999 999999999999999
9999699999999999999 999999999999999
9999999999999999999 999999999999999
9999999999999999999 999999999999999
9999999999999999999 999999999999999
9999999999999999999 999999999999999
9999999999999999999 999999999999999

Bulabildin mi? Hadi bakalım.. Bu sefer de N.

MMMMMMMMMMMMM
MMMMMMMMMMMMM
MMMMMMMMMMMMM
MMMMMMMNMMMMM
MMMMMMMMMMMMM
MMMMMMMMMMMMM
MMMMMMMMMMMMM
MMMMMMMMMMMMM
MMMMMMMMMMMMM

Q; son bi gayret. Bu sefer de Q. Bakalim o kadar iyi misin?

OOOOOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOO
OOOOOOOOOOQOOOOOOOO OOOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOO

10 saniyenin altında mısınız? O zaman iyi. Hala gözleriniz ve akli melekeleriniz yerinde. Değilsen ! Dinlenme zamanınız gelmiş

 

                                    KENDİMİZİ TANIMA TESTİ

Bu testi yapın, kendinizi tanıyın!

İnsanlar sizin hakkınızda sandığınızdan farklı izlenimlere sahip olabilir. Gerçekten nasıl algılandığınızı siz de bilmek istemez misiniz? Bu teste 10 dakikanızı ayırın...

 

1) Çok kalabalık bir lokantada, sipariş vermek için bekliyorsunuz. Fakat garson sizi 15 dakikadır görmüyor.

a) Garsona seslenerek el sallar, dikkatini çekmeye çalışırsınız.

b) Bir daha yanınızdan geçtiğinde nazikçe gülümser ve kibarca artık sipariş vermek istediğinizi söylersiniz.

c) Beklemeye devam edersiniz. Nasıl olsa bir ara sizi görüp gelecektir.

 

 

2) Haksızlık...

a) ... sert bir biçimde cezalandırılmalıdır.

b) ... değiştirilemez, en mantıklısı göz yummaktır.

c) ... karşısında elinizden hiçbir şey gelmez.

 

 

3) Çok keyifsiz bir gününüzdesiniz...

a) Sinirinizi gizlemeye çalışmaz, neye sinirlendiyseniz belli edersiniz. Böylece keyfiniz tekrar yerine gelir.

b) Sıkıntınızı sadece yakın arkadaşlarınızla paylaşırsınız. Neşeli halinize geri dönmeniz biraz uzun sürebilir.

c) Kendi kendinizi dinler, keyfinizi kaçıranın ne olduğunu çözersiniz. Keyfiniz zaten çok çabuk yerine gelir.

 

 

4) En samimi kız arkadaşınız kuaförde saçlarını yaptırmış, fakat çok kötü görünüyor. Ona ne dersiniz?

a) 'Kuaföre mi gittin? Çok hoş olmuş' diyerek arkadaşınızın moralini bozmamaya çalışırsınız nasılsa olan olmuştur.

b) 'Hala en yakın arkadaşımsın' diyerek, hoş bir şekilde beğenmediğinizi anlatırsınız.

c) 'Eski saçların daha güzeldi' diyip net bir şekilde beğenmediğinizi ona söylersiniz.

 

 

5) Dostane ama sizi sürekli lafa tutan komşunuz, çok aceleniz varken size merdivenlerde rastlarsa...

a) Onu sabırla dinler, lafını kesmezsiniz. Elbet bir ara diyecekleri bitecektir.

b) Kibarca çok aceleniz olduğunu söyler, hızlı adımlarla uzaklaşırsınız.

c) Konuşmayı çabucak bitirmesi için kestirme laflarla cevap verir, sizi lafa tutup engellediğini tavırlarınızla belli edersiniz.

 

 

6) Kayınvalideniz yaş gününüzde size çok zevksiz bir kazak hediye etti... a) Mutlaka teşekkür edersiniz, ama kazağınız dolabınızın en alt çekmecesinde yerini alır.

b) Hemen içine bakıp, değiştirme kartı olup olmadığını kontrol edersiniz.

c) Kayınvalidenizin sizin zevkinizi hala anlamamış olması canınızı sıkar ve gecenin ilerleyen saatlerinde bunu kendinize dert edersiniz.

 

 

7) Mutfakta başarılı olmamanıza karşın kek yaptınız...

a) Kimse yaptığım kek hakkında yorum yapmaz.

b) Gülümseyerek inatla insanların kekimi nasıl bulduklarını sorarım.

c) İkram etmeden önce keki denemek için yaptığımı mutlaka söylerim ve yanında pastaneden aldığım kurabiyeleri de koyarım.

 

 

8) Bir lokantaya giriyorsunuz ve yanınızdaki çiftin insanlara bakarak fısır fısır konuştuklarını fark ediyorsunuz...

a) Sinir olurum, başkaları hakkında böyle alenen konuşan insanlardan hiç hoşlanmam.

b) Bir şey düşünmem!

c) Çok şeker bir çift olduklarını ve birbirlerini yeni tanıyan heyecanlı aşıklar olduklarını düşünürüm.

 

 

9) Sabah koşu yaparken, sizden çok daha genç olan iş arkadaşınızla karşılaşıyorsunuz ve o gülümseyerek sizi hızlıca geçiyor.

a) Kalan tüm gücünüzü toplar siz de onu geçersiniz.

b) Siz de ona nazikçe gülümsersiniz, sporda hızlı olması sizden daha formda ve daha ince olduğunu göstermez.

c) Temponuzu hiç bozmazsınız, yavaş olmak hiç sorun değilmiş gibi davranırsınız.

 

 

10) Girdiğiniz mağazada tatlı dilli bir tezgahtar size çok yüksek fiyatlı bir pantolonu satmaya uğraşıyor.

a) 'Bir daha bu dünyaya ne zaman geleceğim' diye düşünür, pantolonu tereddüt etmeden alırsınız.

b) Paranıza kıyamaz ve mağazadan çıkarsınız.

c) Tezgahtara tekrar düşüneceğinizi söyler, evinizin yolunu tutarsınız.

 

 

11) Patavatsızlık yapıp, birilerini kırdığınız oluyor mu?

a) Elbette çok sık oluyor.

b) Hayır asla kırmam çok dikkatli davranırım.

c) Nadiren olur ama bunu asla kasten yapmam.

 

 

12) İnsanlara iltifat etmeyi sever misiniz?

a) İltifat etmesini de almasını da çok severim.

b) Eğer gerçekten öyle düşünüyorsam söylerim, iltifat olsun diye değil.

c) Evet ara sıra iltifat ederim, herkes biraz övgü duymak ister.

 

 

 


 

Soru-yanıt puanları

              a         b          c         

1            5          2          1         

2            6          2          1         

3            6          3          1         

4            1          2          4         

5            1          6          3         

6            2          5          0         

7            1          5          2         

8            7          0          3         

9            7          3          1         

10          3          6          0         

11          6          2          1         

12          5          3          1         

 

Toplam puanınız: .........

 

 

 


 

 

Ve işte test sonuçları: Bakalım insanlar sizi nasıl buluyor?

9-25 puan arası

Kesinlikle çevrenizle çok uyumlu birisiniz. İnsanlarla rahat iletişim kurmak, yanlarında kendinizi huzurlu hissetmek sizin için son derece önemli.

Dikkat etmeniz gerekenler: Tüm gücünüzü insanlara ayırmayın, kendinizle ilgilenmek için de zaman yaratın. Seveceğiniz bir kitap, güzel köpüklü bir banyo ya da doğayla baş başa bir yürüyüş. Tüm bunlar biraz rahatlayıp kendinizle baş başa kalmanızı sağlayacaktır.

26-46 puan arası

Sempatik bir görüntünün, tüm kapıları açan bir anahtar olduğunun farkındasınız. Çevrenizle ilişkilerinizde kendinize fazlasıyla güveniyorsunuz ve beceriklisiniz.

Dikkat etmeniz gerekenler: Düzgün davranmaya o kadar uğraşıyorsunuz ki, içinizdeki 'ben' bir türlü dışa çıkamıyor. Ara sıra taşkınlıktan çekinmeyin. İçinizdeki 'ben'i dışarıya çıkarın, gerçekten neyi arzuluyorsanız onu yapın ve herkes sizi daha az sevecek diye endişelenmeyin.

47-68 puan arası

İçiniz dışınız bir. Hiç kimse görüş ve düşünceleriniz konusunda ikilemde kalmıyor. Zaten siz de ikilemde kalmayı, kimsenin işi ikircikli bırakmasını istemiyorsunuz.

Dikkat etmeniz gerekenler: Ara sıra zayıf yönünüzü göstermenin bir zararı dokunmaz. Ara sıra çekilin bir kenara ve kendinize biraz soluk aldırın. Hem böylece başkaları siz olmadan da bir şeyler yapmaya çalışacaktır. 1 DAKİKA DA IQ TESTİ     

 

Sadece biraz dikkat, hepsini çözeceğinize eminim.

1. Bazı aylar 30, bazıları 31 çeker; kaç ayda 28 gün vardır?

2. Doktorunuz size 3 hap verir ve bunları yarımşar saat arayla
almanızı tavsiye ederse, ilaçların tamamını bitirmeniz ne kadar sürer?

3. Gece saat sekizde yatıyorum ve yatarken guguklu saatimi sabah dokuza kuruyorum kaç saat uyurum?

4. 30´ u yarıma bölüp 10 eklediniz, kaç etti?

5. Bir çiftçinin 17 koyunu vardı. Sürüde salgın hastalık oldu, dokuzu ağır hastalandı, diğerleri öldü. Çiftçinin kaç koyunu var?

6. Sadece bir tek kibritiniz var, içinde bir gaz lambası, bir gaz sobası, ve birde mum bulunan karanlık ve soğuk bir odaya girdiniz... Önce hangisini yakarsınız?

7. Adamin biri dikdörtgen biçiminde ve her cephesi güney manzaralı bir ev inşa ediyor. Evi kocaman bir ayı ziyaret ederse bu ayı ne renk olur?

8. 3 elma vardı ikisini aldim. kaç elmam var?

9. Musa gemisine her hayvandan kaçar adet aldı?

10. Chicago´ dan hareket eden 43 yolculu bir otobüs kullanıyorsunuz. Pittsburgh´ da 7 yolcu binip, 5 yolcu indi. Cleveland´ da 8 yolcu indi, 6 yolcu tuvalete gidip geldi ve 4 yeni yolcu bindi. 20 saat sonra Philadelphia´ ya vardığınızda şöforün adı neydi? 

 

Tebrikler bitirdiniz. şimdi kontrol edin 

 

şimdi cevaplar...

1. Hepsinde, tüm aylarda 28 gün vardır.

 

2. Bir saat

3. Guguklu saatler gecegündüz ayrımı yapmadığı için 1saat.

4. 70 eder, yarıma bölmek 2 ile çarpmak demektir.

5. 9 canlı koyun

6. Kibriti

7. Ayı beyaz olur. Evin her cephesi güneye baktığına göre bina kuzey kutbundadır.

8. 2 elma

9. Sıfır, gemisine hayvan alan Nuh idi.

10. Şoför sizdiniz.

 

 

Değerlendirme:

 
10 Doğru:Einstein seviyesi

 

9 doğru : Toplumla uyuşamayan psikolojik vaka

8 doğru : Mühendis

7 doğru : Üniversite öğrencisi

6 doğru : Lise öğrencisi

5 doğru : ilkokul öğrencisi

4 doğru : ilkokul öğretmeni

3 doğru : Lise öğretmeni

2 doğru : Üniversite Profesörü

1 doğru : Milletvekili

0 doğru : Vatandaş 


ACELE KARAR VERMEYİN

 

ACELE KARAR VERMEYİN
Çin düşünürü Lao Tzu nun çok sevdiği bir öyküdür. Bir köyde ihtiyar bir adam varmış.. Çok fakirmiş ama dillere destan bir beyaz atı yüzünden kral bile onu kıskanırmış.. Kral at için ihtiyara nerdeyse hazinesinin tamamını teklif etmiş ama adam satmaya yanaşmamış.. -Bu at, bir at değil benim için.. Bir dost.. İnsan dostunu satar mı dermiş hep..

Bir sabah kalkmışlar ki, at yok.. Köylü ihtiyarın başına toplanmış
-Seni ihtiyar bunak.. Bu atı sana bırakmayacakları, çalacakları belliydi.

Krala satsaydın, ömrünün sonuna kadar beyler gibi yaşardın. Şimdi ne paran var, ne de atın demişler..

İhtiyar,

-Karar vermek için acele etmeyin. Sadece At kayıp deyin. Çünkü gerçek bu.. Ondan ötesi sizin yorumunuz ve verdiğiniz karar. Atımın kaybolması, bir talihsizlik mi, yoksa bir şans mı, bunu henüz bilmiyoruz. Çünkü bu olay henüz bir başlangıç. Arkasının nasıl geleceğini kimse bilemez..

Köylüler ihtiyar adama kahkahalarla gülmüşler. Ama aradan 15 gün geçmeden, at bir gece ansızın dönmüş.. Dağlara gitmiş kendi kendine. Dönerken de, vadideki 12 vahşi atı peşine takıp getirmiş. Köylüler, ihtiyar adamın etrafına toplanıp özür dilemişler..

-Sen haklı çıktın.. Atının kaybolması bir talihsizlik değil adeta bir devlet kuşu oldu senin için.. Şimdi bir at sürün var..

-Karar vermek için gene acele ediyorsunuz. Sadece atın geri döndüğünü söyleyin. Bilinen gerçek sadece bu. Ondan ötesinin ne getireceğini henüz bilmiyoruz. Bu daha başlangıç.. Birinci cümlenin birinci kelimesini okur okumaz kitap hakkında nasıl fikir yürütebilirsiniz?..

Köylüler bu defa ihtiyarla dalga geçmemişler açıktan ama, içlerinden

-Bu herif sahiden bunamış.. diye geçirmişler..

Bir hafta geçmeden, vahşi atları terbiye etmeye çalışan ihtiyarın tek oğlu attan düşmüş ve ayağını kırmış. Evin geçimini temin eden oğul şimdi uzun zaman yatakta kalacakmış. Köylüler gene gelmişler ihtiyara..

-Bir kez daha haklı çıktın. Bu atlar yüzünden tek oğlun bacağını uzun süre kullanamayacak. Oysa sana bakacak başkası da yok.. Şimdi eskisinden daha fakir, daha zavallı olacaksın demişler..

İhtiyar

-Siz erken karar verme hastalığına tutulmuşsunuz. O kadar acele etmeyin.

Oğlum bacağını kırdı. Gerçek bu.. Ötesi sizin verdiğiniz karar. Ama acaba ne kadar doğru.. Hayat böyle küçük parçalar halinde gelir ve ondan sonra neler olacağı size asla bildirilmez..

Birkaç hafta sonra, düşmanlar kat kat büyük bir ordu ile saldırmış. Kral son bir ümitle eli silah tutan bütün gençleri askere çağırmış. Köye gelen görevliler, ihtiyarın kırık bacaklı oğlu dışında bütün gençleri askere almışlar. Köyü matem sarmış. Çünkü savaşın kazanılmasına imkan yokmuş, giden gençlerin ya öleceğini ya esir düşüp köle diye satılacağını herkes biliyormuş. Köylüler, gene ihtiyara gelmişler..

-Gene haklı olduğun kanıtlandı. Oğlunun bacağı kırık, ama hiç değilse yanında. Oysa bizimkiler belki asla köye dönemeyecekler. Oğlunun bacağının kırılması, talihsizlik değil, şansmış meğer..

-Siz erken karar vermeye devam edin. Oysa ne olacağını kimseler bilemez.


Bilinen bir tek gerçek var. Benim oğlum yanımda, sizinkiler askerde. Ama bunların hangisinin talih, hangisinin şanssızlık olduğunu sadece Allah biliyor. Lao Tzu, öyküsünü şu nasihatla tamamlarmış:
Acele karar vermeyin. O zaman sizin de herkesten farkınız kalmaz. Hayatın küçük bir parçasına bakıp tamamı hakkında karar vermekten kaçının. Karar aklın durması halidir. Karar verdiniz mi, akıl düşünmeyi, dolayısı ile gelişmeyi durdurur. Buna rağmen akıl insanı daima karara zorlar. Çünkü gelişme halinde olmak tehlikelidir ve insanı huzursuz yapar. Oysa gezi asla sona ermez. Bir yol biterken yenisi başlar. Bir kapı kapanırken, başkası açılır. Bir hedefe ulaşırsınız ve daha yüksek bir hedefin hemen oracıkta olduğunu görürsünüz...


YOLUMUZDAKİ ENGELLER


Eski zamanlarda bir kral, saraya gelen yolun üzerine  kocaman bir kaya koydurmuş, kendisi de pencereye oturmuştu.

 Bakalım neler olacak?.
 Ülkenin en zengin tüccarları, en güçlü kervancıları,  saray görevlileri birer birer geldiler, sabahtan öğlene  kadar. Hepsi kayanın etrafından dolaşıp saraya girdiler.

 Pek çoğu kralı yüksek sesle eleştirdi. Halkından bu kadar  vergi alıyor, ama yolları temiz tutamıyordu. Sonunda bir  köylü çıkageldi. Saraya meyve ve sebze getiriyordu. Sırtındaki küfeyi yere indirdi, iki eli ile kayaya sarıldı  ve ıkına sıkına itmeye başladı. Sonunda kan ter içinde kaldı  ama, kayayı da yolun kenarına çekti. Tam küfesini yeniden  sırtına almak üzereydi ki, kayanın eski yerinde bir kesenin
 durduğunu gördü. Açtı. Kese altın doluydu. Bir de kralın notu  vardı içinde.

 "Bu altınlar kayayı yoldan çeken kişiye aittir" diyordu kral.

 Köylü, bugün dahi pek çoğumuzun farkında olmadığı bir ders almıştı.

 "Her engel, yaşam koşullarınızı daha iyileştirecek bir fırsattır.


CAM TAVAN SENDROMU


Bir şeyin imkânsız olduğuna inanırsanız, aklınız bunun neden imkânsız olduğunu size ispatlamak üzere çalışmaya başlar.

Ama bir Şeyi yapabileceğinize inandığınızda, gerçekten inandığınızda, aklınız yapmak üzere çözümler bulma konusunda size yardım etmek için çalışmaya başlar”
Dr. David J. Schwartz

Bilim adamları pirelerin farklı yükseklikte zıplayabildiklerini görürler.
Birkaçını toplayıp 30 cm yüksekliğindeki bir cam fanusun içine koyarlar.
Metal zemin ısıtılır. Sıcaktan rahatsız olan pireler zıplayarak kaçmaya çalışırlar ama başlarını tavandaki cama çarparak düşerler.
Zemin de
sıcak olduğu için tekrar zıplarlar, tekrar başlarını cama vururlar.
Pireler camın ne olduğunu bilmediklerinden, kendilerini neyin engellediğini anlamakta zorluk çekerler.

Defalarca kafalarını cama vuran pireler sonunda o zeminde 30 santimden fazla zıpla(ya)mamayı öğrenirler.
Artık hepsinin 30 cm zıpladığı görülünce deneyin ikinci aşamasına geçilir ve tavandaki cam kaldırılır. Zemin tekrar ısıtılır. Tüm pireler eşit yükseklikte, 30 cm zıplarlar! Üzerlerinde cam engeli yoktur, daha yükseğe zıplama imkânları vardır ama buna hiç cesaret edemezler.

Kafalarını cama vura vura öğrendikleri bu sınırlayıcı ‘hayat dersi’ne sadık halde yaşarlar. Pirelerin isterlerse kaçma imkânları vardır ama kaçamazlar.
Çünkü engel artık zihinlerindedir. Onları sınırlayan dış engel (cam) kalkmıştır ama kafalarındaki iç engel (burada 30cm’den fazla zıplanamaz
inancı) varlığını sürdürmektedir.
Bu deney canlıların neyi başaramayacaklarını nasıl öğrendiklerini göstermektedir.
Bu pirelerin yaşadıklarına ‘cam tavan sendromu’ denir. Bir insanın gelebileceğine inandığı en üst nokta, onun cam tavanıdır.

Cam tavanınız hayallerinizin tavan yüksekliğini gösterir.


ÇOBAN VE AĞAÇ

Yaşlı çoban sürüsünü otlatmak için yaylaya çıktığında tepeye yakın bir elma ağacının altında dinlenir ve eğer mevsimiyse, onunla konuşarak: “Hadi bakalım evladım, derdi. Bu ihtiyarın elmasını ver artık”.

Ve bir elma düşerdi, en güzelinden, en olgunundan. Yaşlı adam sedef kakmalı çakısını çıkartarak onu dilimlere ayırır ve küçük bir tas yoğurtla birlikte ekmeğine katık ettikten sonra, babasından kalan Kur’an’ını okumaya koyulurdu.

Çoban, bu ağacı yirmi yıl kadar önce diktiğinde sık sık sular, bunun için de büyükçe bir güğüme doldurduğu abdest suyundan geriye kalanı kullanırdı. Elma ağacının kökleri, belki de bu sularla kuvvet bulmuş ve kısa sürede serpilip meyve vermeye başlamıştı. Çoban o zamanlar henüz genç sayıldığından şöyle bir uzandı mı en güzel elmayı şıp diye koparırdı. Fakat aradan geçen bunca yıl içinde beli bükülüp boyu kısalmış, ağacınkiyse bir çınar gibi büyüyüp göklere yükselmişti. Ama boyu ne olursa olsun, ağaç yine de yavrusu değil miydi? Onu bir evlat sevgisiyle okşarken : “Ver yavrum, derdi, gönder bakalım bu günkü kısmetimi.” Ve bir elma düşerdi hiç nazlanmadan, yıllar boyu hiçbir gün aksamadan. Köylüler, uzaktan uzağa gözledikleri bu hadiseyi birbirlerine anlatıp yaşlı çobanın veli bir zât olduğunu söylerlerdi.Yaşlı adam, ağacın altında dinlenip namazını kıldığı bir gün, yine elmasını istedi. Ancak dallar dolu olmasına rağmen nedense birşey düşmemişti. Sonra bir daha, bir daha tekrarladı isteğini. Beklediği şey bir türlü gelmiyordu. Gözyaşları, yeni doğmuş kuzuların tüylerini andıran beyaz sakalını ıslatırken, ağacın altından uzaklaşıp koyunların arasına attı kendini. Yavrusu, meyve verdiği günden bu yana ilk defa reddediyordu onu. İhtiyar çobanın beli her zamankinden fazla bükülmüş, güçsüz bacakları da vücudunu taşıyamaz olmuştu. Hayvanlarını usulca toplayıp köye doğru yöneldiğinde, aşağıdaki caminin her zamankinde daha nurlu minarelerinden yankılanan ezan sesiyle irkildi birden. Yeniden doğmuştu sanki çoban. Birşey hatırlamıştı.

Çocuklar gibi sevinerek ağacın yanına koştu ve ona şefkatle sarılırken : “Canım” dedi, hıçkırıp ağlayarak.”Benim güzel evladım, mis kokulum. Şu unutkan ihtiyarı üzmeden önce neden söylemedin, bu günün Ramazan’ın ilk günü olduğunu ?” 

KENDİMİZİ GELİŞTİRMEK

 


Bir ormanda iki kisi agaç kesiyormus. Birinci adam sabahlari erkenden kalkiyor, agaç kesmeye basliyormus, bir agaç devrilirken hemen digerine geçiyormus. Gün boyu ne dinleniyor ne ögle yemegi için kendine vakit ayiriyormus. Aksamlari da arkadasindan bir kaç saat sonra agaç kesmeyi birakiyormus.
Ikinci adam ise arada bir dinleniyor ve hava kararmaya basladiginda eve dönüyormus. Bir hafta boyunca bu tempoda çalistiktan sonra ne kadar agaç kestiklerini saymaya baslamislar.
Sonuç: Ikinci adam çok daha fazla agaç kesmis. Birinci adam öfkelenmis: “Bu nasil olabilir? Ben daha çok çalistim. Senden daha erken ise basladim, senden daha geç bitirdim. Ama sen daha fazla agaç kestin. Bu isin sirri ne?”
Ikinci adam yüzünde tebessümle yanit vermis: “Ortada bir sir yok.. Sen durmaksizin çalisirken, ben arada bir dinlenip baltami biliyordum. Keskin baltayla, daha az çabayla daha çok agaç kesilir.
“Kendimizi gelistirmek, baltamizi bilemektir. Kendimize zaman ayirip, yasamimizi objektif bir bakisla gözden geçirmektir. Zayif buldugumuz alanlarimizi gelistirmek için caba göstermektir. Bu, zihnimizin, ruhumuzun, karakterimizin güçlenmesi için olmazsa olmaz bir kosuldur.
Delhi’deki ünlü tapinakta Sokrat’in su sözü yer alir: “Insan Kendini Tani.” Kendini tanimak, su anda oldugumuz noktayla olmak istedigimiz nokta arasindaki yoldur.
Kendini tanimak, kendimizi nasil gördügümüz ile baskalarinin bizi nasil gördügü arasinda fark olmamasi anlamina gelir. Bireysel ve is yasamimizda basarili, mutlu ve doyumlu olmak istiyorsak, baltamizi bilemek için kendimize zaman ayirmaliyiz. ...
10 doğru : Einstein seviyesi
Biz Kimiz
 
Defa peri, defalarca uğraşmanın sonuçunda en sonun da kendi sitelerini yapmış olmanın haklı gururunu taşıyan dört güzel periyiz.
Arkadaşlığımız artık kendi içimize sığmadığından internet ortamına ve dünya ya açılımını simgelemek için bu siteyi kurduk.Umarız insanlara faydalı olabilmişizdir.Herkezin kendinden birşey bulması umudunu taşıyoruz. Farklı olmayı seçtik.Farkımızı farkedenlere sonsuz teşekkürler...
Grubun ismini defaperi seçmemiz, isimlerimizin baş harflerinden olmasından kaynaklanmaktadır.İçimize sinen bir site yaptık umarız beğenirsiniz.Gurubun isminden de anlaşılacağı üzere Dilek, Esma, Fatma, Ahter adlı birbirine çok bağlı dört periden defaperileri ortaya çıkmıştır. Şimdiden bütün arkadaşlara teşukkür ederiz. Umarız aradığınızı sitemiz de bulursunuz. Hoşgeldiniz.......
Dilek( Şeker Kız Candy)
 
Dilek kimdir?.Tatlı mı tatlı, şeker mi şeker bir kızdır.o yüzden arkadaşları ona şeker kız cany derler.Onun en belirgin özelliği çok tatlı olmasıdır ve aynı zaman da gülüşü çok güzeldir.küçük yaramaz çoçuklar gibi...O bir güleryüzlü peridir....
Esma(Pamuk Prenses)
 
Esma arkadaşlarınn ona takdığı isimden de belli olarak çok yumuşak bi kalbi vardır. Her zaman herkez hakkında hep iyi niyetlidir.O yüzden pamuk kalpli bir prensesdir.O çok iyi kalpli bir peridir..
Fatma(Şirine)
 
Fatma ya arkadaşları arasın da genelde şirine derler. Güler yüzlü ve çok espirili olduğundan bu ismi takmışlardır.Ama asabidirde aynı zamanda .. ama o sert mizacının altında kedi gibi yumuşak bi kalbi vardır.O bir espiri perisidir...
Ahter(Calimero)
 
Ahter, içindeki çoçuğu hep büyüten ve hala bile çoçuk kalmayı başaran tek koca bebekdir.Çok şirin mi şirindir.Her zaman neşe ve mutluluk saçar etrafına.o bir mutluluk perisidir..Yubbiiii.
 
Bugün 1 ziyaretçi (2 klik) kişi burdaydı!
şirine Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol